Sinemada anlatımı diğer anlatım türlerinden farklı kılan, teknik ve tekniğin meydana getirdiği görüntüdür. Bu sebeple sinema, yaşamın olması gerekene yönelmesini ve onu bütünlüğü içerisinde dolaysız bir şekilde göstermesini mümkün kılar. Yaşamsal bütünlüğün dolaysız gösterimi, yaşamın henüz kavran(a)mamış boyutlarını açığa çıkartma imkânına sahiptir. Bu durum sinema içerisinde hep alışageldiği gibi hikâye anlatımı ile yapılamaz çünkü sinemada hikâyeye yer yoktur, var olan daima görüntüdür. Kieslowski sinemanın bu imkânından yararlanarak öznel yaşam parçalarını evrensel biçimde estetize etmekte; teknik araçlarla görüntüyü var etmekte ve bireysel bir yaşamı terk ederek insanlık durumunu gözler önüne sermektedir. Mavi filmi de böyle bir estetize etme çabası olarak insan doğasını ve modern yaşamın yapısını, rengin görüntü ile özdeşleşmesini sinema alanına çeker. Yönetmen, Julie’nin yaşamından hareketle insanın gerçekte ne kadar özgür olduğu sorusunu sorumlulukla ilişkilendirerek, tekil olanı daima evrenselliği içerisinde ele almaktadır. Sonuç olarak Kieslowski sinemasının temel karakteristiği öznel tecrübeden evrensel boyuta geçiştir.
Program Öncesi Gerekli Görülen Ön Okuma
1- Danusia Stok. “Kieslowski Kieslowski’yi Anlatıyor” içinden “Üç Renk” adlı bölüm okunacaktır. Agora Yayınları, İstanbul, 2010.
|
Tarih | Saat | Yer |
---|---|---|
15 Temmuz 2020 | 14:00 | İLEM |