Doğa bilimleri ile toplum bilimleri arasındaki en
temel fark, belki de, kendisi de toplumun bir ferdi olan toplum bilimcinin
toplumsal gerçekliğe salt ne olduğunu anlamak ve açıklamak üzere değil, neyin
olmasının iyi olduğunu da aklında tutarak yönelmesidir. Topluma yöneltilen
nazar, klasik dönemde, teleolojik bir doğa anlayışı arka planında, çoğunlukla,
insanın kemâli ile ilişkilendirilmiştir. Modern dönemde ise bu nazar yerini, bu
sefer mekanik bir doğa anlayışı arka planında, yine çoğunlukla, insanın
özgürleşmesini esasa alan bir bakışa bırakmıştır. İnsanın özgürleşmesi farklı
felsefi ve ideolojik dizgelerde farklı biçimlerde anlaşılmış ve tanımlanmıştır.
Her ne kadar modernleşme insanın kemâline ilişkin düşünüş biçimlerini felsefi
söylemden elemeyi başarsa da, insanı ve toplumu varlık kazanma ve yetkinleşme
üzerinden anlayan bakış açıları, özellikle dinler üzerinden, hayatiyetlerini
sürdürmüşlerdir. Bu durumda da akaidi gereği kendini modernleşmenin sunduğundan
çok farklı bir sahnede tasavvur eden bireyler, geliştirilmekte olan ve
özgürleşmeyi esasa alan toplumsal kuramların tasvir ettiği bir toplumda
kendilerini nasıl konumlandırabileceklerine ilişkin çok ciddi sorunlarla karşı
karşıya bulmuşlardır. Bu açılış dersinde, “kemâl” ve “özgürlük” kavramlarının
içlemleri ortaya çıktıkları metafiziksel arka planlar ayırt edilerek ele
alınacak ve her iki kavramı buluşturan bir toplumsal teorinin geliştirilme
imkânları tartışmaya açılacaktır.
Tarih | Saat | Yer |
---|---|---|
12 Temmuz 2021 | 09:30 | İLEM |