“Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister”. Aristoteles’in Metafizik’inin birinci kitabı bu
sözlerle başlar. Peki neyi? Belki de her şeyi, ama en çok da gerçeği. Bu istek
kulağa hoş gelebilir, ancak gerçeği bilme yönündeki bir istek veya iddianın
bugün ne kadar hoş karşılanacağı açık değildir. Çünkü gerçek kavramı zihinsel
inşalarımızın, kabullerimizin, kanaatlerimizin, yorumlarımızın ötesine geçerek,
onların doğruluğunu sınayan nesnel bir anlama işaret eder. Onu kim bilebilir, böyle
bir anlamın varlığından kim bahsedebilir ve birisi gerçeklikten bahsettiğinde onunla
ne kastettiğini kim anlayabilir ki? Gerçekliğin bilinebilirlik, varlık ve anlam
açısından bu tür şüphelere maruz kalması, felsefe tarihine aşina zihinler için
yeni bir şey değildir. Sofist düşüncenin tarihine hızlı bir bakış, bu tür
sorgulamaları rahatlıkla gösterebilir. Bununla birlikte yeni olan; antik
dönemden beri temel motivasyonunu sofizmin elenmesinden alan felsefi düşüncenin
yarım asırdır sofist izafiyetçiliği meşrulaştırma, hatta giderek mutlaklaştırma
yoluna girmiş bulunması, sofizmin ve onun uzantısı olarak izafiyetçiliğin
neredeyse bütün kültürü etkisi altına alıp sağduyuyu esir etmiş olmasıdır.Zihin ve Gerçeklik AtölyesiPlaton,
Aristoteles, Plotinos, Farabi, İbn Sina, Cüveyni, Gazali, Sühreverdi, Fahreddin
Razi, Kutbüddin Razi, İbn Arabi, Konevi, Molla Fenari, Taşköprülüzade gibi
isimler üzerinden insan zihninin gerçekliğe erişim yolları hakkındaki teorileri
ele almaya, Galileo, Descartes, Newton, Gassendi, R. Boyle, Berkeley, Locke,
Hume, Leibniz ve Kant üzerinden gerçekliğe erişimimizle ilgili önerilen yeni
yollar ve şüpheleri tartışmaya, nihayet Kant sonrası felsefede zihin ve
gerçeklik arasındaki ilişkinin hangi çerçeveler içerisinde vaz edildiğine daha
yakından bakmaya çalışacaktır.
Tarih | Saat | Yer |
---|---|---|
01 Ekim 2021 | 18:30 | İLEM |