Avrupa Birliği, üyesi olan devletlerin siyasetlerini, hukuk sistemlerini veya ekonomilerini şekillendirdiği gibi bu devletlerin birbirleriyle olan ilişkilerini de etkilemektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana Bulgaristan, Türkiye’nin Balkanlara çıkış kapısı niteliğindeki bir komşusuydu. İhtiva ettiği Türk-Müslüman azınlığın sayısı da yine Balkan topraklarında kalmış diğer Türk-Müslüman azınlıklarla mukayese edildiğinde hatırı sayılır derecede fazladır. İki devletin ilişkileri ilk yıllarda azınlık meselelerinin halledilebilmesi üzerine şekillenmişken, soğuk savaş yıllarında Doğu-Batı eksenli dünya sisteminin dayattığı siyasete maruz kalmış ve birbirlerine karşı 'ABD Müttefiki' ve 'Sovyet Müttefiki' olarak yaklaşmışlardı. Soğuk savaşın sonlarına doğruysa, Bulgaristan’da Türk-Müslüman azınlığa karşı girişilen asimilasyon süreci kendini gösterdiğinde, iki kutuplu sistemin karşı karşıya getirdiği bu iki devletin ilişkileri en gergin dönemini yaşamasına sebep olacaktı. Komünizmin çöküp Balkan ülkelerinde demokrasilerin kurulmasıyla Bulgaristan da bir revizyona gitmiş, eski imajını düzeltme çabasına girişmiş ve bu doğrultuda yönünü Batı’ya çevirmişti.
NATO ve AB üyelikleriyle, artık hem Bulgaristan değişim gösteriyor hem de AB adaylığına kabul edilen Türkiye’yle olan ilişkileri değişik bir boyuta taşınıyordu. Onlar artık iki sınır komşusunun ötesinde, uluslarüstü bir oluşumun üye ve aday ülkesi olarak aynı birliğin çatısı altında, ortak amaçlara hizmet eden, standartlarını o birliğin belirlediği ve ona göre hareket etmek zorunda olan devletlerdir. Bu doğrultuda, Türkiye ve Bulgaristan ilişkilerinde etkili olan faktörlerin dikkate alındığı bu tezde, AB’nin iki ülke üzerindeki etkisini ve AB’ye rağmen hâlâ çözüme kavuşamamış meseleleri incelenmiştir.
Başlangıç Tarihi | Başlangıç Saati | Bitiş Tarihi | Bitiş Saati | Yer |
---|---|---|---|---|
08 Aralık 2012 | 17:00 | 08 Aralık 2012 | 18:30 | İlmi Etüdler Derneği |