Müslümanların büyük çoğunluğunun mezhebî kimliğinin adı olan Ehl-i Sünnet, fırka’ya karşı cemaat söylemini temsil etmiştir. Merkezilik, itaat-disiplin, istikrar kavramları Sünnîliği belirleyen ilkeler olmuştur. Tarihsel ve toplumsal sürekliliğin sağlanması açısından bunun pozitif katkıları olsa da, aşırı gerçekçiliğin ve kimlik vurgusunun hakikat ve değer algısına bir aşınmaya yol açtığı eleştirileri de dikkat çekicidir. Bu bağlamda Ehl-i Sünnet’in dayandığı ontolojinin tespiti amacıyla Sünnî paradigmanın Tanrı tasavvuru incelenecek ve buna ilişkin olarak tarih anlayışı, akıl teorisi, din-siyaset ilişkisine dair ilkeler arasında mantıksal bağlantı olup olmadığı, varsa bunun nitelikleri tartışılacaktır. Genel anlamda otorite karşısında Sünnî kimliğin duruşunu da ele alındığında ‘iktidar mezhebi’ nitelemesine bağlı olarak ‘edilgen ve teslimiyetçi’ bir ruhu telkin ettiği dile getirilir. Oysa bu Sünnîlik açısından ‘’kategorik buyruk’ değildir, aksine Sünnîlik içinde tartışılan bir husustur. Tarih boyunca Sünnîliğin gelişimi ve hassasiyetlerinin oluşumunda reel-politiğin etkisi büyüktür. Bir ‘Mezhepler koalisyonu’ havası taşıyan yakınlaşmalar Sünnîlik hikâyesinin bir parçası olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle Sünnîliği tanımlarken diğer ekollerde olduğu gibi kesin ve keskin sınırlar çizmek kolay değildir.
Çağdaş İslamcı hareketler, Sünnîliğin barındırdığı gerilim ve sorunların yanında tarihte gerçekleştirdiği başarıların anlaşılması bakımından da dikkat çekici örnekler sunmaktadır. Sünnî-Selefî-Şiî kimlikler arasındaki mücadelenin arttığı günümüz Ortadoğu coğrafyasında, teoloji-siyaset ekseninde aşağıdaki soru/sorunlar bağlamında analizler yapılacaktır:
Başlangıç Tarihi | Başlangıç Saati | Bitiş Tarihi | Bitiş Saati | Yer |
---|---|---|---|---|
25 Mart 2017 | 15:00 | 25 Mart 2017 | 00:00 | İlmi Etüdler Derneği |