Sosyal bilimlerde kullanılan temel kavramların tanımları yapılmaksızın anlamlı yorumlar geliştirmek güçtür. Bir bilime kendi yorumlarını katmanın yolu da o bilime kendi kavram tanımlarını kazandırmakla mümkündür. Dolayısıyla bugün sosyal bilimlerde Avrupamerkezci tanımların hakim olması ve bu hakim dil üzerinden bilim yapılması, ürettiğimiz bilimde Avrupamerkezci bir yorumun da hakimiyeti anlamına gelmektedir. Bu şekilde toplumun öz değerlerine ve yapısına aykırı olarak üretilen kavramlarla yapılan tanımlamalar sosyal bilimleri içinden çıkılması güç kavramsal kargaşaya sürüklemektedir.
İslam toplumunun yapısı ve kültürünün de göz önünde bulundurulduğu doğru bir sosyal bilimin gelişmesi ve buna bağlı olarak doğru bir toplumsallaşmanın oluşabilmesi için her şeyden önce sağlam bir kavramsal ve kuramsal çerçeveye ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu çerçevenin oluşturulmasında modern felsefe dilinde oluşturulan kavramlar ile klasik metinlerdeki kavramların günümüz felsefe-bilim anlayışındaki yerinin de belirginleştirilmesi gerektiği aşikardır. Fakat bu kaynakların nasıl okunması gerektiği ve kaynaklarda kullanılan kavramların Türkçe’ye ve bu güne nasıl getirileceği soruları üzerinde durmak gerekmektedir. Bu doğrultuda Sosyal Bilimlerde Eleştirel Yaklaşımlar Çalıştaylarının ikincisinde, birinci çalıştayda eleştirisi yapılan “Avrupamerkezci sosyal bilim anlayışı”nın aşılmasına yönelik çözümlerin neler olduğu hususu üzerinde durulmuştur.
Bu çalıştayda yukarıda genel hatları ile tasvir edilmeye çalışılan “kavram geliştirme” meselesini farklı yönleri ile bütüncül bir şekilde ele alınmıştır. Bu amaca bağlı olarak felsefe, kültür, uygarlık, ahlak, hukuk, iktidar, yönetim, politika, ekonomi vb. alan ve kavramlara ilişkin yeni ve doğru bir sosyal bilimin oluşmasına zemin oluşturmak hedeflenmiştir. Bu amaç ve hedeflere binaen çalıştayda farklı disiplinlerden gelen ilim adamları sosyal bilimlerde kendi kavramlarımızı geliştirme ve bu kavramlar üzerinden bir sosyal bilim inşa etme imkanlarını ele almışlardır.