İslam medeniyetinin hakim olduğu
coğrafyada yapılan tarih ve toplum incelemeleri adab literatürü olarak anılan
ve kökleri İslam öncesi Hintçe, Yunanca ve Pehlevice eserlere dayanan bir edebî
türü göz önüne serer. Kavramsal arka planında bu tür zihinsel, estetik ve
davranışsal bir çerçeve olarak edeb kavramını referans alır. Belli bazı
alanlarda ideal insan davranışına ulaşmak için gerekli görülen kurallar
bütününü anlatır. Bir başka deyişle adab/edeb pratik, ahlaki ve eğitici unsurlardan
oluşan, belirli durumlar veya çevrelerde uygun davranmayı öğrenmesi gereken bir
kişinin uyacağı kurallar bütünü olarak tarif edilebilir. Temel prensip olan her
konuda itidalli/ölçülü olmak kişiyi düşüncede, sözde ve eylemde ince ve yetkin
bir hale getirir. Böylece adab/edeb düşünsel olanla pratik olanın bağlantısını
kurarken insan/toplum davranışının anlaşılması için çok değerli bir imkan
sunar.
Adab/edeb olguları hayattaki kapsayıcılıkları ile ters orantılı bir şekilde oldukça az incelenmişlerdir. Kapsadıkları alanlara örnek vermek gerekirse kadılık, müftülük, katiplik gibi görev temelli tanımlanmış alanlar, filoloji, tıp, astroloji ve müzik gibi hem bilgi açısından disiplin haline gelmiş hem kişiyi özel hayatında ilgilendiren alanlar, ya da meclis, hamam gibi hayatın yaşanışı ile ilgili alanlar gösterilebilir. Yani adab/edebin alanı toplumsal olanda kişisel olana uzanan bir yelpazede hayatın çok çeşitli alanlarını ilgilendirir. Kavramsal bağlantıları oldukça geniş olan adab/edebin incelenmesine mümkün kılmak için bazı sınırlandırmalar yapmak gereklidir. Bu sebeple Adab Literatürü Çalıştayı’nda (AdabÇa) çeşitli disiplinlerden gelen yazar/düşünürler tarafından yazılmış (katipler, kadılar, müftüler, müzisyenler, vd.), adab/edeb kavramının görünür olduğu farklı eser/düşünceleri ele alacağız.
İslam medeniyetinin hakim olduğu
coğrafyada yapılan tarih ve toplum incelemeleri adab literatürü olarak anılan
ve kökleri İslam öncesi Hintçe, Yunanca ve Pehlevice eserlere dayanan bir edebî
türü göz önüne serer. Kavramsal arka planında bu tür zihinsel, estetik ve
davranışsal bir çerçeve olarak edeb kavramını referans alır. Belli bazı
alanlarda ideal insan davranışına ulaşmak için gerekli görülen kurallar
bütününü anlatır. Bir başka deyişle adab/edeb pratik, ahlaki ve eğitici
unsurlardan oluşan, belirli durumlar veya çevrelerde uygun davranmayı öğrenmesi
gereken bir kişinin uyacağı kurallar bütünü olarak tarif edilebilir. Temel
prensip olan her konuda itidalli/ölçülü olmak kişiyi düşüncede, sözde ve
eylemde ince ve yetkin bir hale getirir. Böylece adab/edeb düşünsel olanla
pratik olanın bağlantısını kurarken insan/toplum davranışının anlaşılması için
çok değerli bir imkan sunar.
Adab/edeb olguları hayattaki
kapsayıcılıkları ile ters orantılı bir şekilde oldukça az
incelenmişlerdir. Kapsadıkları alanlara örnek vermek gerekirse kadılık,
müftülük, katiplik gibi görev temelli tanımlanmış alanlar, filoloji, tıp,
astroloji ve müzik gibi hem bilgi açısından disiplin haline gelmiş hem kişiyi
özel hayatında ilgilendiren alanlar, ya da meclis, hamam gibi hayatın yaşanışı
ile ilgili alanlar gösterilebilir. Yani adab/edebin alanı toplumsal olanda
kişisel olana uzanan bir yelpazede hayatın çok çeşitli alanlarını ilgilendirir.
Kavramsal bağlantıları oldukça geniş olan adab/edebin incelenmesine mümkün
kılmak için bazı sınırlandırmalar yapmak gereklidir. Bu sebeple Adab Literatürü
Çalıştayı’nda (AdabÇa) çeşitli disiplinlerden gelen yazar/düşünürler tarafından
yazılmış (katipler, kadılar, müftüler, müzisyenler, vd.), adab/edeb kavramının
görünür olduğu farklı eser/düşünceleri ele alacağız.
Bu amaç doğrultusunda tarihin çeşitli dönemlerinde adab/edeb anlayışını analitik bir çerçevede incelemek için araştırmacıları bir araya getirmeyi ve konunun hem bütüncül hem de metinler arası yaklaşımlarla tartışılmasını hedefliyoruz.