GELENEĞİN BİRİKİMİNDEN YENİ BİR DÜŞÜNCENİN İNŞASINA...

BAĞIŞ E-BÜLTEN

20 Ekim 2021

2021 – 2022 Dönemi İLEM Açılış Konferansıyla Başlıyor

Akademik çalışmaları her yıl bir konferans ile başlatmayı gelenek haline getiren İlmi Etüdler Derneği (İLEM), 2021 – 2022 Dönemi Açılış Konferansını 22 Ekim Cuma günü saat 17:30’da Bağlarbaşı Kültür Merkezi Avrasya salonunda gerçekleştirecek. Kamuran Gökdağ’ın “Hayatın Tekilliği: Sosyo-Politik Teorilerini Sınayan Bir Düzensizlik İlkesi” başlıklı konferansıyla yeni eğitim dönemi de resmen başlamış olacak. Saat 17:30’da İskender Erol’un ‘’Görünür’de Filin Hikayesine Dair Tecrübeler’’ başlıklı sergisi ile konukları karşılayacak program konferans ile devam edecek.

Pandemi koşullarının da göz önünde bulundurulacağı Açılış Konferansında ayrıca İLEM Yayınları ve İLEM Çalışma Merkezleri stantları da yer alacak. Hazırlanan masalarda konuklar İLEM Yayınlarından çıkan eserleri toplu bir şekilde görebilme ve Çalışma Merkezleri çalışmaları hakkında doğrudan bilgi alma imkanı bulmuş olacak.

Konferans Kısa Özet:

Klasikten günümüze değin siyaset felsefesi geleneğinin araştırma gündemini oluşturan temel sorular ve cevaplar ya ahlakî, ekonomik ve politik yeterliliklere ya da bunların çeşitli yoğunluklarda çakışmasıyla oluşan düzenliliklere ilişkindir. Bu bakımdan hem ideal siyaset teorilerinin hem de ideal olmayan siyaset teorilerinin şu ya da bu şekildeki bir yeterliliği ve düzenliliği temin eden şeyle ilgilendikleri söylenebilir. 14.yüzyıldan bu yana -her ne kadar arada önemli kesintiler olsa da- ekonomik ve politik düzenlilik arayışlarının daha çok yönlendirici olduğu siyaset teorilerinin esas itibariyle şu soruları cevapladığı söylenebilir:

(a) Sosyo-politik bir düzene neden ihtiyaç vardır ya da sosyo-politik bir düzen neden zorunludur.

(b) Bu düzen nasıl kurulur.

(c) Kurulan bu düzen nasıl muhafaza edilir.

Bu üç soruya belli bir ahlakîlik, aşkınlık ya da aşkın bir boyut eklendiğinde 14.yüzyıl öncesinin, yani klasik siyaset felsefesinin de cevap verdiği sorulara dönüşürler. Yani,

(a) İdeal bir sosyo-politik düzen neden vardır ve onu zorunlu kılan şey nedir.

(b) Bu ideal düzen nasıl kurulur.

(c) Onu idealleştiren temel şeyler nelerdir?

Bu sebeple, söz konusu sorular esas itibariyle düzen nedirle özetlenebilir sorulardır. Peki düzensizlik nedir sorusu nasıl cevaplanabilir ya da siyaset teorileri buna da bir cevap oluştururlar mı?

Aslında gerek ideal siyaset teorilerinde olsun gerekse de ideal olmayan teorilerde olsun, bu soruya bir şekilde cevap verilir. Fakat bu cevap, sosyo-politik bir düzen içinde birbirinden ayrışmış konumlara yerleşik faillerin pratikleri bağlamında kurulur. Başka bir ifadeyle bu cevaplar, faillerin, başlangıç durumunda -bu başlangıç her ne ise- sosyo-politik yaşamı zorunlu kılan içkin ya da aşkın ilkeler veya sözleşmenin ana maddeleri tarafından onaylanmayan pratiklerine göre üretilir. Peki bu düzensizliği faillerin pratiklerinden bağımsız bir kökeni olabilir mi? Yani bu düzensizliğin kökeni insan pratikleri dışında bir nedenle açıklanabilir mi? Siyaset teorilerinin bu konuda yeterince açıklayıcı olduğunu söylemek çok zordur. İşte bu dersin amacı, ahlaki, ekonomik ya da politik düzenliliklerin dışında kalarak kendi tekilliğine dönen hayata bir düzenlilik ilkesi olarak yeniden bakmaktır.