Çatı kuruluşumuz İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği,
Geleceğin Türkiyesi Projesi kapsamında hazırlanan Geleceğin Türkiyesinde Eğitim
başlıklı raporunu kamuoyu ile paylaştı.
İstanbul’da bir otelde düzenlenen Geleceğin Türkiyesi
Projesi tanıtım toplantısı ve Geleceğin Türkiyesinde Eğitim raporu sunumuna
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, Fatih Sultan Mehmet Vakıf
Üniversitesi Rektörü Musa Yıldız, MEB Başmüşaviri Necdet Subaşı, MEB Din
Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, İLKE Derneği Yöneticileri, İlçe Milli
Eğitim müdürleri, akademisyenler, araştırmacılar ve STK temsilcilerinden oluşan
bir dinleyici topluluğu katıldı.
Programda ilk sözü alan İLKE Mütevelli Heyet Başkanvekili
Şükrü Alkan, bir fikrin inşasında geçmişin birikiminin önemine inandıklarını
ancak bugünün de iyi analiz edilmesi gerektiğini belirterek bu şekilde güçlü
bir perspektife sahip olunabileceğini söyledi.
Geleceğin Türkiyesi projesinin ilk raporu Geleceğin
Türkiyesinde Eğitim’in çok yoğun ve uzun bir çalışma neticesinde ortaya
çıktığını belirten Alkan, raporu hazırlayan Yusuf Alpaydın başta olmak üzere
emeği geçenlere ve toplantıya katılanlara teşekkür etti.
Lütfi Sunar: Bilen Anlar, Bilmeyen Korkar
Projeyi tanıtmak için kürsüye çıkan İLKE Yürütme
Kurulu Başkanı Lütfi Sunar, bir üniversitede “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı ve
Toplumsal Değişim dersleri verdiğini belirterek derslerden çıkan ana neticenin
Türkiye’nin son iki yüzyıldır değişime daima hazırlıksız yakalandığı ve bir
türlü çağı yakalayamadığı olduğunu ifade etti. Sunar “Bunun en önemli
sebeplerinden birisi şimdinin peşinden koşmak, yaşanan farklılaşmaların temel
kaynağını fark edememektir” dedi.
Problemleri geç tespit etmek kadar aynı zamanda hakkıyla
ve doğru bir biçimde tespit edememek gibi bir problem de olduğunu ifade eden
Sunar, Çoğu kez hazırlıksızlığımız ve bilgisizliğimizin problemin esas
nedenlerini düşünmemiz için yeterli zamana sahip olamamamıza neden olduğunu
söyledi. Sunar, şu ifadeleri kullandı:
“Problemlerin vaktinde ve hakkıyla teşhisindeki en
önemli sorunlarımızdan birisi bizim çoğunlukla yüzümüzün geleceğe dönük
olmamasıdır. Gölgemiz ile uğraşmaktan, hayaletlerle boğuşmaktan yaraları
kaşımaktan mevut durumu konuşmaya ve geleceğe yönelik bir bakış kazanmaya bir
fırsat bulamıyoruz. Geçmişi sırtımızı güvenle yaslayabileceğimiz hesabı
verilmiş ve hasılası toplanmış bir birikime dönüştürmeden yüzümüzü geleceğe
dönemeyeceğimizi biliyorum. Bu anlamda ilk yapmamız gereken şey kendi düşünce
ve medeniyet birikimimizle barışmak, geçmişi sırtımızda bir yük olmaktan
çıkartıp, bize kimlik ve kişilik kazandıran bir imkana çevirmektir.”
Buradan hareketle Geleceğin Türkiyesi projesini
uygulamaya koyduklarını belirten Sunar, eğitim ile başladıkları rapor serisine
yükseköğretim, yönetim, dış politika, iktisat, kültür politikaları, sosyal
politikalar ve sivil toplum ile devam edeceklerini söyledi.
Bilenlerin anladığını, bilmeyenlerin korktuğunu
belirten Sunar, proje kapsamında hazırladıkları raporlarda adalet, kuşatıcılık,
tutarlılık, yapıcılık, teorik bütünlük, katılım ve istişare ile
uygulanabilirlik ilkelerini gözettiklerini söyleyerek sözlerini tamamladı.
“Eğitim Giderlerinde Oecd Ortalamasının
Gersindeyiz”
Sunar’ın ardından hazırladığı raporu sunan Yusuf
Alpaydın, eğitim sisteminin devam eden başlıca sorun alanlarının eğitim
sistemindeki adaletsizlik, bireysel farklılıkların dikkate alınmaması, eğitim
personelinin yetkinliği, İstihdam gibi sistemlerle olan uyumsuzluk, kalitenin
arttırılamaması ve ülke insanına ve kültürüne uygun bir eğitim paradigmasının
oluşturulamaması olduğunu söyledi.
Raporda kullandığı çeşitli istatistikleri aktaran
Alpaydın, Türkiye’nin özel ile kamu kurumları öğrenme ortamları ve imkânları
arasında en fazla farka sahip olan ülkeler arasında ve öğrenci başına harcanan
eğitim giderleri bakımından OECD ülkelerinde en düşük sıralamaya sahip olduğunu
kaydetti.
Alpaydın raporda eğitim politikalarının başlıca
konuları olan eğitim felsefesi, eğitim programları, mesleki eğitim, özel eğitim
sektörü, din eğitimi, öğretmen yetiştirme ve eğitim sisteminin yönetimi
konularında 10-15 yıllık süreçte odaklanılması gereken politika ve
stratejilerin neler olması gerektiğine dair sonuçları paylaştı.
Tespit ettiği sorunların çözümünü de aktaran Alpaydın,
son olarak 2030 yılı hedef alınarak Türkiye’nin eğitimi için bir vizyon önerdi.
Öneride şu maddeler yer aldı:
- İnsani yetkinleşme odaklı eğitim anlayışı,
- Tarihsel ve düşünsel derinliği olan eğitim programları,
- Kalite güvencesini sağlayan okullar,
- Liyakat sahibi okul liderleri,
- Sürekli öğrenen ehil bir eğitimci kadrosu,
- Yerinden ve okul merkezli bir yönetim anlayışı,
- Adil bir performans değerlendirme ve teşvik sistemi,
- Güçlü kurumsal iletişime sahip eğitim kurumları.
Bakan Yardımcısı Safran: Teori Var; Uygulama Yok
Sunumun ardından konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı
Mustafa Safran, eğitimle alakalı söylenebilecek her şeyin söylendiğini ifade
ederek sorunları herkesin bildiğini kaydetti. Türkiye’nin eğitim konusunda
örnek verilen ülkelerden farkının teorik bilginin yanında uygulamaya yer
verilememesi olduğunu belirten Safran, tüm eğitim kurumlarında bunun sorun
olduğunu söyledi.
Eğitim Endüstriye Endeksleniyor
Safran, eğitimin içeriğinin endüstri ile
endekslendiğini ancak eğitimin üretime dönüşmediğini belirtirken eğitime artı
değer katmak için çalışmaların yetersiz kaldığını kaydetti.
Her konuda olduğu gibi eğitimde de mükemmeliyete tek
taraflı yani maddi açıdan bakıldığını ifade eden Safran, mükemmeliyetin
kemalate dönüşmesi yani hem maddi hem de manevi boyutunun ihmal edilmemesi
gerektiğini vurguladı. Safran, “İnsanoğlu araçlarda zengin ancak amaçta
fakirdir. Değişime ayak uyduramazsanız piyasa sizi dışarı atar. Türkiye’de
zihniyet değişimine ihtiyaç var” dedi.
Öğretmenler Eğitimin Temel Bileşenidir
Safran, “PISA’da gerilerdeyiz ancak bunda Suriyeli
öğrencilerin de rolü var. Bu sınavı yapan merkez kayıtlı 15 yaş öğrencileri
rastgele seçiyor. Doğuda seçtiği çocukların bir kısmı ise Suriyeli. Onlar
ortalamayı düşürüyor” ifadelerini kullandı.
Öğretmenlerin performansı konusunda da açıklamalar
yapan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Safran, Türkiye’de öğretmenlerin iyi
yetiştirilemediğini, eğitim fakültelerinde hocaların öğretmen yetiştirmek
yerine akademik kariyerini yükseltmeye çalıştığını savundu.
Doğu ve Güneydoğu’daki öğretmenlerin mesleki
becerilerini arttırma konusunda da yetersizlikler olduğuna değinen Safran,
“Şırnak’a öğretmen gönderiyoruz ancak mesleki gelişimine katkıda bulunamıyoruz”
dedi.
Safran, İLKE Derneği’ne ve Yusuf Alpaydın’a Geleceğin
Türkiyesinde Eğitim raporu için teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.
Program, İLKE Mütevelli Heyeti Başkanvekili Şükrü
Alkan’ın Bakan Yardımcısı Safran’a, Yürütme Kurulu Başkanı Lütfi Sunar’ın ise
Yusuf Alpaydın’a hediye takdimiyle sona erdi.