İlmi Etüdler Derneği’nin (İLEM) bu yıl ilkini gerçekleştirdiği Yazı Kampı, 18,
19 ve 20 Kasım tarihlerinde online olarak ilgilileriyle buluştu. 3 gün boyunca
yapılan 8 oturumda birbirinden değerli hocalar “Nasıl Daha İyi Yazabilirim?”
konusu üzerinde durdular.
İLEM, geçtiğimiz günlerde yazı-eser üretimine dair geniş yönlü bir
etkinliği duyurmuştu. Yoğun ilgiyle karşılanan programda iyi yazmanın püf
noktaları her oturumda vurgulandı.
Moderatör eşliğinde ve söyleşi şeklinde düzenlenen programa ilk gün İsmail
Kara, A. Ali Ural ve İhsan Fazlıoğlu katıldı. İkinci gün katılımcıları Ahmet
Murat, Cihan Aktaş ve İbrahim Halil Üçer olurken son gün katılımcıları ise
Lütfi Sunar ve Mustafa Özel idi.
Akademik Metinler Sıkıcı Olmak Zorunda mı?
İLEM Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Macit’in takdimiyle başlayan ilk gün
oturumlarında “Yazıya Dair Tecrübeler” üst başlığı ele alındı. Ahmet
Köroğlu’nun moderatörlüğünde “Akademik Metin Kuru ve Sıkıcı Olmak Zorunda mı?”
başlıklı ilk oturumun konuğu İsmail Kara oldu. Kara, “Akademik metinleri
sıkıcılıktan kurtarmanın asgari şartı deneme, hatırat gibi farklı yazma
biçimlerine ehemmiyet göstermek ve bu alanlarda yazmaya dair gayret sarf
etmektir.” dedi. Kara ayrıca, "Bir bilim adamının bir miktar münzevi olmak
zorunda olduğunu vurgulayarak “aktüalite ile yaşayan insandan bilim adamı
olmaz. Bilim adamı olmanın inziva gerektirdiğini unuturlarsa büyük bir bilim ve
fikir adamı olamazlar." vurgusu yaptı.
İkinci oturumun konuğu ise A. Ali Ural idi. Yusuf Temizcan moderatörlüğünde
gerçekleşen oturumun başlığı “Hayat ve Gerçek Arasında Edebiyat” oldu. Kendi
yazma serüvenine değinen Ural,"Yazmak isteyenlere tavsiyem, şu veya bu
yöntemlere girmekten çok kendileriyle baş başa kalacakları bir zaman
yaratmalarıdır. Bu kalabalıkta veya yalnız olabilir. Örneğin Mustafa Kutlu
kahvehanede yazar, kalabalıktan bir duvar örer etrafına." dedi. Ural
ayrıca, bilimsel bir metinle uğraşırken farklı türlerde yazı yazmak
isteyenlerin Türkçeye hakim olmaları gerektiğinin altını çizdi.
İzleyiciler ikinci günün son oturumunda İhsan Fazlıoğlu’na kulak verdi.
Kübra Bilgin Tiyarki moderatörlüğünde, “İz Bırakmak, İz Sürmek: Bir ‘Mâ-cerâ’
Olarak Yazı” başlığıyla gerçekleşen son oturumda Fazlıoğlu, "Akademik
metinler bütüncül yapı oluşturularak, anlatı halinde aktarılırlarsa iyi birer
metin olurlar. Peki, bu noktada bir metni kendine mâl etmek nasıl olur? Eğer
İlkokul 5. sınıf öğrencisine anlatabiliyorsan mâl etmiş olursun kendine.
Anlayan, anlatır.” diyerek bütüncül okumanın önemine değindi.
"Yazma Uğraşı" temasıyla başlayan ikinci gün ise yine 3 oturum
şeklinde gerçekleşti. İlk oturumda “Süreli Yazmak, Sürekli Yazmak” başlığıyla
konuşmacı Ahmet Murat oldu. Hamdi Çilingir moderatörlüğünde başlayan oturumda
Murat, "Benim yazma günüm Cuma'dır. Kendime hedef koyuyorum ve bir seferde
yazmayı planlıyorum. Vaktim varsa bekletiyorum çünkü yazıdan uzaklaşmak, ona
yabancılaşmak yazıyı daha soğuk kanlı değerlendirmeye yol açıyor." diyerek
kişisel tecrübelerini izleyicilere aktardı.
Yazı Katlanılmış Bir Yalnızlıktır
İkinci oturumun konuğu ise Arife Gümüş moderatörlüğünde Cihan Aktaş oldu.
Aktaş, “Niçin Bir Öykü Yazmak İsteriz?” başlığıyla başlayan oturumda Aktaş,
"Yazmak, her şeyden önce varlığın heyecanına katılmak, o heyecanı
korumaktır." dedi.
İzleyiciler ikinci günün son oturumunda “Bir Düşünme Yolu Olarak Yazı”
başlığıyla İbrahim Halil Üçer’e kulak verdi. Burak Yuvalı’nın moderatörlüğünde
gerçekleşen oturumda Üçer, "Yazı, katlanılmış bir yalnızlıktır. Düşünmeyle
beraber şeylerle aramıza mesafe koyarız. Yazıyla beraber ise düşünmeyle aramıza
bir mesafe koyarız. Çünkü yazı kendiyle söyleşmenin dışsallaşması
demektir." diyerek yazı – düşünce arasındaki ilişkiye değindi.
Kamptaki üçüncü günün ilk oturumunda konuk olan Lütfi Sunar “Fikri
Hareketlilik, Etkileşim ve Süreklilik: Mesele, Soru ve Yazı” başlığıyla
programda bulundu. Yazının da bir alışkanlık haline getirilmesini savunan
Sunar, "Bizim hayatımızı oluşturan şeyler alışkanlıklardır. Alışkanlıkları
tekrarla elde ediyoruz. Bir ilmi uğraşın olmazsa olmaz çıktısı olarak yazmayı
belirledikten sonra gününün belirli bir oranında yapması gerekiyor ve bunu
sürdürmesi gerekiyor." dedi. Oturumun moderatörlüğünü ise Latif Karagöz
gerçekleştirdi.
Kampın son gün ve son oturumunda ise Talha Erdoğmuş moderatörlüğünde Mustafa
Özel ağırlandı. “Roman Diliyle Hayat” başlığıyla düzenlenen son oturumda Özel,
"Balzac: Ben değerlerin dönüşümünün tarihçisiyim, diyor. Roman, tarihi bir
şey olsa da, kahramanı Cengiz Han bile olsa bugünü anlatan bir şeydir. Ancak
bir yandan da roman performatif, icrai etkisi olan bir şey." dedi.
Program esnasında alınan notlar anlık olarak İLEM Twitter hesabında
paylaşıldı. Yazı Kampının önümüzdeki dönemde devam edeceği vurgulandı.