İLEM Eğitim Programı 2014-2015 Açılış Konferansı Kasım Küçükalp’in sunumuyla Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
İlmi Etüdler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar’ın açılış konuşması ile başlayan açılış konferansı, Küçükalp’in “Varlık Problemi Bağlamında Düşünmenin İmkânı” başlıklı sunumla devam etti.
Sunar, “12 yıldır bu heyecanlı yolculuk her yıl geleneksel hale getirdiğimiz açılış konferansıyla bu yıl da devam ediyor” sözleriyle başladığı konuşmasına İLEM’in gerçekleştirdiği çalışmalarla İslam ilim geleneğine bağlı önemli bir alternatif akademik platform oluşturduğuna vurgu yaparak devam etti.
İLEM Yönetim Kurulu Başkanı sözlerine “ilmi heyecanın yükseldiği, ilmi eserlerin çoğaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Fakat 12 yıl önce bir bunalım dönemi yaşanıyordu. O zamanlar bizler kendimize öncülük edecek medeniyetimizin ilmi birikiminden beslenen akademisyenler bulmakta güçlük çekiyorduk. 12 yıl önce yaşanan bu zorluklar; İslam kültüründen beslenen ilim adamlarının yetişmesi gerektiği düşüncesiyle bizleri harekete geçirerek İLEM’in kurulmasına vesile oldu. Bugün hala daha aynı heyecan ve aynı şevkle çalışmalarımızı sürdürmeye devam ediyoruz” diyerek devam etti.
Sunar, İLEM Eğitim Programı’na bu yıl başlayacak 1. Kademe öğrencilerine önlerinde uzun bir yol olduğunu, yılmadan devam etmeleri gerektiğini hatırlattı ve başarılar dileyerek konuşmasını tamamladı.
Sunarın selamlama konuşmasının ardından Kasım Küçükalp’in “Varlık Problemi Bağlamında Düşünmenin İmkanı” başlıklı konferansına geçildi.
Son birkaç yüzyıldır devam eden küreselleşmeden bahsederek başladığı konuşmasında modern düşüncenin bilimsel ve rasyonel bir dünya görüşüne doğru gelişim gösterdiğine değinen Küçükalp, “Modern düşünce, bir yandan “akıl” kavramıyla özdeşleştirilen bir “doğa” nosyonu ekseninde din, ahlak ve hukuku bütünüyle rasyonel düşüncenin nesnesi kılmış, diğer yandan da bilimsel ve Kartezyen düşünceye bağlı olarak, tüm tarihselliğinden, olumsallığından (contingency), arzularından, yaşamdan ve bütün bir varlık alanından yalıtılmış bir özne nosyonunu, yeryüzünün efendisi olmak üzere inşa etmiştir.” şeklinde konuştu.
Küçükalp konuşmasında ayrıca, insanlığın modern düşünce ile ulaşmış olduğu noktada, “aklını kullanma cesaretini” göstermek suretiyle, akıl ve bilimden başka herhangi bir referans kaynağı olmadığına da vurgu yaptı.
“Felsefe hakikatin ağırlığı karşısında beşeri düşüncenin konfor arayışıdır” diyerek sözlerine devam eden Kasım Küçükalp, felsefenin zuhurundan itibaren hakikatin düşünmenin en büyük telosu olarak kabul edildiğine ve bunun felsefeye izafe edilen değer ve gücün de bu kabulle meşruiyet kazandığını belirtti.
Küçükaplp, beşeri düşüncenin sabit, kalıcı ve evrensel bir varlık ve hakikati, ancak rasyonel olana müracaatla elde edebileceğine işaret etti. Küçükalp yine bu konuda, “zira beşeri düşünce de, tıpkı beşeri varlık gibi, bir konfor arayışında olup, beşeri düşüncenin, belirsiz ve gösterilemez olan veya herhangi bir varolan olarak kavranılmaya ve rasyonel olana tercüme edilmeye direnen bir varlık ve hakikati belirli, gösterilebilir, rasyonel bir varolan haline getirmesi söz konusu konfor arayışının bir tezahürüdür.” sözleriyle konuyu açıkladı.
“Zihnin nesnesiyle uygunluğu tanımında karşılığını bulan geleneksel hakikat ya da gerçeklik kavramlaştırması, özellikle modern düşüncenin ruhuna daha uygun olabilecek şekilde, en net sonucuna, “yargılama doğru fikirler oluşturmaktır” anlayışında ulaşır.” şeklinde konuşan Küçükalp bu sözleriyle modern düşünceye dair tespitlerini sundu.
Küçükalp konuşmasında son olarak, “hissin ve anlamın peşine cesaretle düşmek” anlamıyla, bir şeyin sırf bilincine varmanın çok daha fazlasını muhtevasında barındırdığına vurgu yaparak, “Buna göre, yalnızca bilince sahip olmak henüz düşünmek demek olmayıp, “düşünüm, soruşturmaya değer olan şeye, dingin, serinkanlı bir teslimiyettir.” diyerek sunumunu tamamladı.