GELENEĞİN BİRİKİMİNDEN YENİ BİR DÜŞÜNCENİN İNŞASINA...

BAĞIŞ E-BÜLTEN

25 Nisan 2018

İslam Düşüncesinde Vicdan Çalıştayı Gerçekleştirildi

İslam Ahlâk Düşüncesi Projesi kapsamında İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği ve İlmi Etüdler Derneği (İLEM) bünyesinde düzenlenen İslam Düşüncesinde Vicdan çalıştayın açılışı ve ilk iki oturumu 3 Haziran Cuma günü gerçekleşti.

Açılışı yapan ve çalıştayın amacını açıklayan Marmara Üniversitesi’den Ömer Türker, vicdan kelimesinin kavramsal problematiğinden söz etti. Türkçe’ye Batı dillerinden, İngilizcede “consciousness” olarak ifade edilen “konsiyans” kelimeden çevrilen vicdan kelimesinin ahlâki bilinç anlamına geldiğini, “vicdan” kavramının geleneksel metinlerde bu anlamda kullanılmadığını belirtti. Bu çalıştayın amacının, gelenekte vicdan kelimesi kullanılmadıysa da ahlâki bilinç anlamına gelecek hangi kelimelerin ne şekilde kullanıldığını ve bunun ahlâk geleneğindeki konumunu ortaya koymak olduğunu ifade etti.

29 Mayıs Üniversitesi’nden Ahmet Ayhan Çitil’in başkanlığını yaptığı Vicdanın Mahiyeti üzerine olan birinci oturum Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Şengül Çelik’in sunumuyla başladı. “Çağdaş Ahlâk Teorilerinde Vicdan” sunumunu gerçekleştiren Çelik, vicdan kelimesinin Batılı kökenleri üzerinde durdu. Özellikle “conscience” ve “conscious” kelimelerinin kök ortaklığından yola çıkarak vicdan kelimelerinin ahlâkî ilkelerinin farkındalığı, içe bakış gibi anlamları karşıladığını dile getirdi. Yunan ve Roma kökenlerindeki farklılığı açıklayan Çelik, Hıristiyanlıkla birlikte vicdanın dini bir içerik kazanmasından, daha sonra utilitaryen felsefe ile vicdanın tekrar dini içeriğinden sıyrıldığından bahsetti. Vicdanın çoğulcu, nötr ve bu yüzden öznel kabul edildiği düşünce sistemlerinden, vicdanın nesnel sayıldığı teorilere kadar bir yelpaze içerisindeki görüşleri ele alan Çelik, vicdanın olumlu motivasyon ve olumsuz motivasyon kabul edildiği düşünürlere de değindi.

İstanbul Üniversitesi’nden Recep Alpyağıl “‘Vicdan’ Sözcüğünün ‘Yüzey Grameri’ni ‘Derin Grameri’nden Ayırt Etmeye Çalışmak: Türkçe Felsefe Sözlükleri Üzerinden Kavramsal Bir Arkeoloji” başlıklı sunumunu yaptı. “Konsiyans” kavramının Şemseddin Sami’nin Kamus-u Türki’sinden itibaren felsefe sözlüklerindeki ele alınış biçimlerini, özellikle ahlâk ve psikoloji alanları sözkonusu olduğunda bunun şuur ve vicdan şeklinde ayrı ayrı karşılandığını belirten Alpyağıl, bunun Cumhuriyet döneminde karşılanmasının felsefi temellerden ziyade etimolojik kaygılarla olduğunun altını çizdi.

Çalıştayın ikinci oturumu Kelamcılarda Vicdan üzerine oldu. Marmara Üniversitesi’nden Hayrettin Nebi Güdekli’nin oturum başkanlığında, Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Yunus Cengiz, “Câhız’ın Vicdan Düşüncesi: Ahlâkî Bilincin Gerçekleşim Seyri” başlıklı sunumunu ve Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi’nden Osman Demir “Kadı Abdülcebbar'da Vicdan: Havatır Kavramı Bağlamında Bir İnceleme” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

Cahız’da bugünkü içerikle vicdan kavramının, çok az da olsa vicdan kelimesiyle karşılandığını, fakat çoğunlukla basiret ve en çok da havatır kavramıyla ifade bulduğunu ileri süren Cengiz, karar verme sürecinin duyum, vicdan ve akıl aşamalarından oluştuğunu, burada vicdanın bir bütün halinde verdiği kararın akıl tarafından denetlenmesi gerektiğini, bu denetleme kişinin birinci ahlâktan ikinci ahlâka geçişi için elzem olduğunu belirtti.

Demir, Kadı Abdülcebbar’ın havatır görüşünü Mutezile’nin, güç yetirilemeyenle sorumlu tutulamama ve bu yüzden doğruyu kula bildirmenin Tanrı için zorunlu olduğu öğretisi doğrultusunda ele aldığını ifade etti. Ayrıca bu kavramın Kadı Abdülcebbar’ın kısmen katıldığı Ebu Haşim el-Cübbâî ve Ebu Ali el-Cübbâî arasındaki tartışmaları aktarması üzerinden havatır konusundaki farklı görüşleri ortaya koydu.

İslam Düşüncesinde Vicdan çalıştayı 4 Haziran cumartesi günü, İslam Düşüncesinin Gelişim Döneminde Vicdan, Fahreddin Râzî ve Sonrasında Vicdan ve Klasiğin Son Döneminde Vicdan oturumlarıyla devam etti.

Mustakim Arıcı başkanlığındaki İslam Düşüncesinin Gelişim Döneminde Vicdan başlıklı oturumda ilk konuşmacı Ömer Türker’di. Türker, fıkıh usûlü geleneğinde vicdan kelimesinin ve mefhumunun nasıl yer aldığını inceledi. Ebu Hanife’nin, kişinin lehinde ve aleyhinde olanları bilmesidir (marifetu’n-nefsi mâ lehâ ve mâ aleyhâ) şeklindeki fıkıh tanımının kendisinden sonraki önde gelen Hanefi usûlcüleri Taftazânî ve Sadru’ş-şerîa’nın eserlerinde nasıl incelendiğini ele aldı. Tüm insanî varlık alanının itikad, amel ve vicdan olarak üçe ayrıldığını belirtti. Gelenekte ilimler tasnifinde dinî ve felsefî ilimler ayrımı gözetilmediğini, bu yüzden de yukarıdaki ayrımın ilimler tasnifi için bir mihenk teşkil ettiğini, buna göre itikad alanının kelamı, amel alanının fıkhı ve vicdan alanının da ahlak ve tasavvuf ilimlerini ortaya çıkardığını ifade etti. Usûl geleneğinin bu gözle tekrar okunmasının vicdan kavramının günümüzdeki kullanımına ve anlamına yakın kullanımlarının çok daha erken tarihlerde bulabileceğimize işaret ettiğini vurguladı.

Ankara Üniversitesi’nden Gürbüz Deniz, İbn Sînâ’da Ahlâkî Önermeler başlıklı sunumunda, İbn Sînâ’nın ahlaka dair tam teşekküllü eserler kaleme almadığını fakat eserlerinde ahlak üzerine imal-i fikirde bulunduğunu belirterek ahlak düşüncesini düşüncesini bir insanın ahlâkî fiilde bulunabilmesi için gerekli olan irade, tabiat, mizaç kavramları temelinde ele aldı. Vicdan kavramının özellikle fıtrat kavramı ekseninde değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çalıştayın dördüncü oturumu Fahreddin Râzî ve Sonrasında Vicdan başlıklıydı. Bülent Ecevit Ünversitesi’nden Anar Gafarov ve Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Yunus Cengiz’in sunum yaptığı oturum başkanlığını İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden Eşref Altaş yaptı. Gafarov, Nâsirüddin Tûsî’de Vicdan sunumunda Tûsî’nin ahlaka dair görüşlerini ortaya koydu. “Ahlâkî Bilincin Öznelliği Sorunu: Fahreddin Râzî Açısından Bir Çözümleme” sunumunu yapan Cengiz Râzî’nin vicdan düşüncesini onun ihsan fiili olarak ifade ettiği fedakarlığın gerçekleşmesini mümkün kılan bilgisel ve psikolojik süreçler ve duygular temelinde ortaya koydu. Özneyi ahlaki fiile güdülenmesinde etkili olan unsurlar üzerinde durdu. Mutezili düşünürlerden Kadı Abdülcebbar’ın ve İslam filozoflarından İbn Sina’nın eylem teorilerinden etkilenen düşüncesini ve bu düşüncedeki güdü anlamına gelen dâînin Kadı Abdülcebbar’ın düşüncesindeki dâî düşüncesi arasındaki farklılıkları ifade etti. Râzî’nin İbn Sînâ’daki bir şeyin şuurunda olma ve bu şuurun şuurunda olma ayrımını benimsediğini söyleyen Cengiz, insanın bilinçdışı davranışlarının da vicdan kapsamında değerlendiğilmesi gerektiğini düşündüğünü ve vicdanın ahlâkî bilinç olarak karşılanması konusunun tekrar gözden geçirilmeye ihtiyaç duyduğunu vurguladı.

Klasiğin Son Döneminde Vicdan, çalıştayın son oturumuydu. Ömer Türker’in başkanlık yaptığı oturumda Müneccimbaşı Ahmet Dede’de Vicdan başlıklı sunumunu Cumhuriyet Üniversitesi’nden Asiye Aykıt gerçekleştirdi. Vicdan kavramını Müneccimbaşı’nın vicdanî müeyyide anlayışı üzerinden ele alan Aykıt, bunun dinî ve ictimâî müeyyidenin üçüncüsü olduğunu ifade etti. Özellikle nefse arız olan ahlakî durumların vicdanî durumlar/heyetler oluşturduğunu, faziletlerin sahih ve selim vicdan, reziletlerin ise bozuk vicdan olarak ifade edildiğini vurguladı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden Ali Tekin, Vicdan ve Vicdanî Önermeler Arasındaki İlişki başlıklı sunumda mantık geleneğinde vicdan kelimesinin karşılığını ele aldı. Doğruluk değeri açısından önermelerin taksiminde burhanî önermelerin bir türü olan vicdaniyyat önermelerinin kişinin aracısız olarak doğrudan bildiği, açlık, susuzluk gibi bilgileri içeren önermelere tekabül ettiğini ifade etti. Farklı düşünürlerin bunu burhanî öncülleri sınıflandırırken farklı yerlere yerleştirdiklerini, bunlara bazen fıtrıyyât da denildiğini belirtti. Vicdanî önermelerin, nefsin bedenle ilişkisinde ortaya çıkan ahlak ve ahlakî fiiller bağlamında nereye yerleştirilebileceği üzerinde durdu.

Son oturumun hemen ardından gerçekleştirilen kapanış oturumunda katılımcılar görüşlerini belirttiler. Oturumu yöneten Ömer Türker çalıştaya dair genel bir değerlendirmede bulunarak çalıştayı sonlandırdı. Buna göre vicdan kelimesi günümüzde ahlaki bilinç anlamında kullanılmakta olup bu çalıştayda Batı dillerinden Türkçeye çevrilen bu kelimenin, İslam düşüncesindeki hem etimolojik hem de anlamsal temelleri ortaya koymaya çabalandı. Yunanca felsefe eserlerinin Arapçaya çevrilmesinde “konsiyans” kelimesinin vicdan olarak karşılanması ve yine Osmanlı döneminde bu kelimenin ahlak bağlamında aynı şekilde vicdan olarak karşılanmasının kavramın İslam düşüncesinde anlaşılması konusunda bir tutarlılık sağlandığı görüldü. Bu kelimenin dilde sadeleşme hareketinde farklı karşılıklara konu olmakla birlikte bunların çok kabul görmediği ortaya kondu. Tarama sözlükleri vasıtasıyla Tanzimat öncesi günlük dilde bu kelimenin nasıl kullanıldığının araştırılmasının gerekliliği vurgulandı. Yine çalıştayda kelimenin Yunan ve Latin kökenleri üzerinde hayli durma imkanı oluştu. Vicdanın duygu meselesi ile karışık olduğu ve konuya bu açıdan dikkat çekilmesi gerektiği belirginleşti. Ayrıca vicdanın hem iyiye hem kötüye muhtemel nötr bir şekilde de anlaşılabileceği, fakat olumlu yöne meylin ağırlıklı olduğu görüldü. İslam düşüncesi bağlamında kelam ilminin Yunan kökenlerinin belirginleşmesi ve Aristo üzerinden değil Platon üzerinden bir okumanın dikkatli bir şekilde yapıldığı takdirde vicdana dair daha derin açılımların oluşabileceği hissi oluştu. Bütün bunları kapsayacak şekilde, vicdan mefhumuna İslam düşüncesindeki karşılığı bağlamında yönelimin katılımcılar için yeni olduğunun ve bu konuya dikkatli bir şekilde eğilmekle meselenin derinleştirilmesi gerektiğinin anlaşıldığı ifade edildi.

Çalıştayda sunulan metinlerin makale haline getirilerek bir kitap şeklinde basılacağının ilan edilmesiyle toplantı sonlandırıldı.