İslam dünyası, son birkaç yüzyıldır içerisinde bulunduğu iktisadi ve siyasi sıkışmışlıktan kurtularak kapitalist Batı medeniyeti karşısında İslam medeniyetini güçlü bir konuma getirmek için bir çaba içerisine girmiştir. Müslümanlar son çeyrek asırda hem siyasi hem de ekonomik olarak güç kazanarak uluslararası arena da söz sahibi olmaya başlamışlardır. Batı’nın içerisinde bulunduğu sosyal ve ekonomik bunalım da yeni sistem arayışlarını motive ederek dikkatleri İslam dünyası üzerine çekmiştir.
Ancak, yaşanan gelişmeler, ortaya çıkan çalışmaları külli bir sistem arayışından finansal sektöre sıkışmış sektörel araştırmalara doğru yöneltmektedir. İslami bir ekonomik sistem düşüncesinden, faizsiz bankacılık sistemini daha verimli çalıştırma gayretine doğru bir kayış yaşanmaktadır. Hayatın her alanını etkileyen iktisadi yaşam şeklinin İslami kurallar çerçevesinde nasıl şekillenmesi gerektiği konusu giderek unutulmaktadır. Özellikle 1980 sonrasında, global ekonomik ve politik değişmelere bağlı olarak, bu alternatif sistem arayışları, mevcut sistem içerisinde var olma çabalarına doğru evrilmiştir. İktisadi bir sistem oluşturma arayışları, özellikle finansal boyutuyla sınırlandırılmış ve faizsiz bankacılık hizmetlerinin başlatılması ile Müslümanlara sistem içerisinde yer açılmıştır.