GELENEĞİN BİRİKİMİNDEN YENİ BİR DÜŞÜNCENİN İNŞASINA...

BAĞIŞ E-BÜLTEN

23 Mayıs 2018

Osmanlı Hukuk Düzeni İçinde Padişahın Yasama Yetkisi

Konuşmacı: Engin Deniz Akarlı

6 Ekim Cumartesi günü İLEM açılış konferansı vesilesiyle İstanbul Şehir Üniversitesi hocalarından Engin Deniz Akarlı'dan 'Padişah ve Yasama Yetkisi' isimli konuşmasını dinledik. Konuşmasının başında, Osmanlı'nın, Söğüt çevresinde kurulmuş küçük bir beylik iken nasıl büyüyüp nihayetinde Kudüs'ü de topraklarına katarak üç büyük dinin hamisi konumuna yükseldiğinden bahseden Akarlı, bu büyümenin tedrici karakterine dikkat çekti. Söğüt ve İstanbul arası mesafenin 250 km'den ibaret olmasına rağmen Osmanlıların İstanbul'a gelişlerinin 150 yıl sürdüğünü, ve bu süre zarfında oluşan Osmanlı kurumlarının esneklik ve dayanıklılık kazandığını belirtti.

Osmanlı devletinin emperyalist ve kapitalist karakterdeki modern çağ imparatorluklarından farklılıkları olduğunu anlatan hocamız, geniş beşeri coğrafyasında farklı cemaatlerin özgün karakterlerini korurken bir yandan da bir arada yaşamalarını mümkün kılan şartlardan ve devlet ve hukuk anlayışından bahsetti. Üç dinin hamisi konumundaki bir imparatorluk, böyle bir çeşitlilik içinde 600 yıl nasıl ayakta kalabildi sorusunun cevaplarından biri olarak hukuk düzeninin mahiyetine, niteliğine ve nasıl işlediğine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Osmanlı hukuk metinlerinde bir arada yaşayan farklı unsurların ortak paydasını ifade etmek için sık sık kullanılan ve bu yönüyle kuşatıcı bir kavram olan 'ibadullah' teriminin hukuk sistemi için taşıdığı önemi vurguladı. 'İbadullah' ifadesinin, bütün tebaa için olmamış olmaz ('zaruri') sayılan bazı asgari müşterek şartları ve dolayısıyla hakları yansıtan bir kavram olduğuna dikkat çekti.

Hocamız, toplumun genelinde ve toplumu oluşturan muhtelif topluluklar içinde dengelerin, ahengin ve anlaşmanın (icma) sağlanıp, korunmasına verilen önemi de vurguladı. Uzlaşma ve uzlaştırma (sulh) yoluyla taraflar arasında bozulan dengelerin ve icmanın yeniden kurulması, dolayısıyla toplum içinde barışın korunması açısından hukuk düzeninin hayati bir rol oynadığına değindi.

Akarlı, Osmanlı'da hukuk kaynaklarının Şeriat, Padişah ve Örf olmak üzere üç olduğunu belirttikten sonra, Şeriat'ın temel konumda olduğunu, Padişah fermanlarının ve Örf uygulamaların ise Şeriate uygun oldukları ölçüde hukuki bir dayanak olarak alındıklarını anlattı.

Hukuk sisteminin esasının Şeriat, yani, hukuk tarihi açışından daha somut teknik bir tabirle, fıkıh olduğunu önemle vurgulayan hocamız, daha sonraları (19. yüzyıl başlarından itibaren) padişahın yüceltilip, kanun yapma yetkilerinin rasyonellik adına savunulmasının yanıltıcı izlenimlere yol açtığına işaret etti. Devletperest çağdaşlaşma görüşlerinin etkisiyle benimsenen bu tablonun aslında keyfi ve despotik bir padişah imajı ortaya koyduğuna, böylece tepeden inmeci devlet ve yönetim anlayışlarına kılıf hazırladığına işaret etti. Tanzimat öncesi kanunların ve hukuki içerikli başka fermanların, belli süreçlere tabi olarak oluşmuş dolayısıyla rasyoneli gösterilebilecek metinler olduğuna değindi. Bu süreçler iyi anlaşılırsa, hem Osmanlı hukuk düzeninin hem de onun dayandığı Islami hukuk geleneğinin mantığının ve inceliklerinin daha iyi anlaşılabileceğini ileri sürdü.

Örfi idare düzenine de değinen Akarlı, bunun esasen askeri ve idari kadroları disiplin altında tutmayı hedefleyen ve askeri törelerden kaynaklanan bir uygulama olduğunu vurguladı. Savaş zaman ve mekanlarında ve silahlı ayaklanmalar gibi istisnai haller dışında normal tebaaya kaideten uygulanmaması gerektiğini, zaten şeriate bağlı bir hukuk düzeninde birincil amacın, elinde silah tutan unsurların muhtemel zorbalıklarına karşı işinde gücünde yaşayan normal insanları, ibadullahı, korumak olduğunda fakihlerin hemfikir olduklarını hatırlattı.

Akarlı, 'Padişah ve Yasama Yetkisi' başlıklı konuşması neticesinde padişahın yasama yetkilerinin sınırlı olduğunu, bu sınır fıkıh birikimine dayandığı için de fıkıhçılara yani hukukçulara çok önem verildiğini yineledi. Dünyevi ihtiyaçların giderilmesi yönünde çıkartılan kanunların ve kararların belli bir süreç ve mantığa dayandığını, bunu anlamak için ise İslâmi hukuk anlayışını ve bunun Osmanlı düzeni içindeki uygulamalarını iyi çalışmak gerektiğini belirtti.

Soru cevap kısmında kendisine yöneltilen sorulara cevap veren Akarlı, konunun bir tek oturumda tüm detaylarıyla masaya yatırılamayacağını, kendi amacının sadece zihinlerde bazı sorular uyandırarak ilgilileri Osmanlı hukuk tarihi hakkında düşünmeye teşvik etmek olduğunu söyledi. Hukuk, tarih ve benzer alanlarda çalışmalar yapan öğrencilerin ilgi gösterdiği konferansa, Tarih ve Osmanlı kültürü üzerine çalışmalar yürüten araştırmacı ve öğretim görevlileri de katıldı.

Başlangıç Tarihi Başlangıç Saati Bitiş Tarihi Bitiş Saati Yer
06 Ekim 2012 16:00 06 Ekim 2012 18:00 Altunizade Kültür Merkezi