GELENEĞİN BİRİKİMİNDEN YENİ BİR DÜŞÜNCENİN İNŞASINA...

BAĞIŞ E-BÜLTEN

Taşköprizade Külliyatı Projesi Slider

 

Osmanlı düşüncesi kaynakları, Taşköprîzâde'nin yazma eserlerinin neşri ve değerlendirilmesi ile gün yüzüne çıkaran proje çalışmalarına 2015 yılında başlandı. 16. yüzyılda yaşamış bir Osmanlı alimi olan Taşköprîzâde'nin yazma halinde bulunan eserlerinin neşriyle birlikte, Osmanlı düşüncesinin neredeyse hiç ışık tutulmamış kaynakları gün yüzüne çıktı ve genel olarak İslam düşüncesinin 16. asırdaki görünümleri keşfedildi.


Niçin Taşköprîzâde?

Osmanlı düşüncesinde akli ilimler söz konusu olduğunda XVI. yüzyıl iki önemli damara sahiptir. Biri matematik bilimleri, diğeri nazari ilimlerle ilgili bu damarların ilki Takiyuddîn Râsıd, ikincisi ise Taşköprîzâde tarafından temsil edilir.

İlkiyle ilgili olarak özellikle kinematik-geometrik modellerin doğayı tasvir edip edemeyeceği hususunda Kutbuddin Şirâzî’den başlayarak Ali Kuşçu ile devam eden çalışmalar, İbn Nakîb ve Takiyüddîn Râsıd’ta ele alınmıştır. Bu konuda İbn Nakîb’in yaptığı çalışmalar henüz yine yazma hâlinde kütüphanelerimizde durmaktadır. Burada temel soru şudur: Matematik, doğayı ne kadar temsil edebilir?

Bu tartışmaların iz düşümü olarak Avrupa’ya baktığımızda, orada da 1543’lerden itibaren özellikle de Kopernik’ten itibaren bu tartışmanın canlanmaya başladığını görüyoruz. İbnü’n-Nakîb’in ve İran bölgesinde de Şemseddîn Hafrî’nin bu tür çalışmaları neticesinde yeni bir metafizik ve fizik kurulması gerektiği, Aristoteles fiziğinin ve metafiziğinin üretilen yeni bilimi taşıyamadığı konusunda ileri sürülen düşünceler incelenmeye değerdir. 

Ayrıca matematik bilimlerle ilgili olarak XVI. yüzyılda Yunan-Helenistik ve klasik İslam astronomi literatürünün Türkçeleştirilmesi hareketi göze çarpar. Çalışmalarını Ali Kuşçu ve arkadaşları tarafından kurulan teorik ve gezegen astronomisi araştırmalarına dayandıran, Mîrim Çelebi ile Mehmed Konevî’nin talebesi ve Takiyüddîn Râsıd’tan önceki baş-astronom Mustafa Muvakkıt, yazdığı eserlerle Yunan-Helenistik ve klasik İslam astronomi literatürünü Türkçeleştirmiş; böylece Osmanlılarda Türkçe astronomi dili ile eser verme geleneğini başlatmıştır. Bunun en güzel ürünlerinden birisi aynı tarihlerde Seydî Ali Reis tarafından ilk Türkçe teorik astronomi metni, Hulasatu’l-hey’e’nin kaleme alınmış olmasıdır.

XVI. asırda nazarî ilimlerde tartışılan meselelerin en önemli özelliği, theo-ontoloji veya transendent-ontoloji dediğimiz varlık metafiziğidir. Bu konuda İbn Kemâl Paşa gibi pek çok ismin yaptığı çalışmalar dikkat çekse de, en önemli eseri kaleme alan ve konuyu enine boyuna tartışan Sadreddin Konevî’den bu yana Konya’da inşa edilen theo-ontoloji dediğimiz Konevî, Kayserî, Fenârî çizgisini en son sınırlarına taşıyan Taşköprîzâde’nin çalışmalarıdır. Onun özellikle el-Vucûdu’l-aynî fî vucûdi’z-zihnî adlı eseri, klasik Osmanlı düşüncesinin varlık metafiziği konusunda yaptığı en önemli çalışmalardan birisidir. Taşköprîzâde burada yaptığı varlık metafiziğini Miftâhu’s-sa‘âde ve Misbâhu’s-siyâde adlı eserinde ilim anlayışına ve sınıflamasına uygulamış; varlık metafiziği ile dil bilimleri arasında kurduğu ilişkilerle ciddi bir dil felsefesi yapmıştır. Diğer yandan el-Me‘âlim fi ilmi’l-kelâm isimli kitabında da belki de tarihte ilk ve tek nazari kelam ile nazari irfanı mezcetmeye ve ortak bir dilde birleştirmeye çalışmıştır.

Proje Hedefleri

XVI. asır Osmanlı nazari düşünce geleneğinin en önemli ismi olan Taşköprîzâde’nin, birkaçı dışında, metinlerinin yazma halinde ve neredeyse hiç değerlendirilmemiş olması, Taşköprîzâde Külliyatı Projesi'nin gerçekleştirilmesi için temel gerekçeyi teşkil etmiştir.

Proje kapsamında neşredilen Taşköprîzâde’nin Haşiye ala haşiyeti’t-tecrîd’i ve Seyyid Şerif Cürcâni’nin Haşiyetü’t-tecrîd’i, Türkiye’deki İslam kelamı ve felsefesi çalışmalarına yapılmış en önemli katkılar arasında yer almaktadır. Seyyid Şerif Cürcânî’nin, Şemseddîn İsfehanî’nin Şerhu’t-tecrîd’ine yazdığı haşiye Osmanlı yüksek öğretim sistemi ve entelektüel hayatının en önemli unsurları arasında yer alır. Cürcânî’nin Haşiyetu’t-tecrîd’i o derece önemlidir ki, XV. ve XVI. asır Osmanlı eğitim sisteminde, yüksek medrese eğitiminin iki yıllık bir safhası Haşiye-i tecrid medreseleri (yirmili medreseler) adını almıştır. Bu medresede kelam asırlar boyunca Seyyid Şerif Cürcânî’nin Haşiyetü’t-tecrîd’i üzerinden tahsil edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu eser, Osmanlı ilim dünyasına yön veren en temel metinler arasında yer alır.

Türkiye’deki yazma eser kütüphanelerinde yüzlerce nüshası bulunan Cürcânî’nin Haşiyetü’t-tecrîd'i, yirminci asrın başlarına kadar kelam ve felsefe alanında temel müracaat kitaplarından biri olagelmiştir. Geçmiş asırlar boyunca Müslümanların varlık, bilgi, değer, âlem ve insan tasavvurlarını belirleyen ve yönlendiren bu eser neşredilerek ilim dünyasına kazandırılmıştır. 

Mustakim Arıcı
Mustakim Arıcı

Araştırmacı

İbrahim Halil Üçer
İbrahim Halil Üçer

Koordinatör Yardımcısı

Dursun Özyürek
Dursun Özyürek

Proje Asistanı

Abdullah  Yıldırım
Abdullah Yıldırım

Araştırmacı

Ahmet Faruk  Güney
Ahmet Faruk Güney

Araştırmacı

Ahmet  Süruri
Ahmet Süruri

Araştırmacı

Alaaddin  Günay
Alaaddin Günay

Araştırmacı

Ali Aslan
Ali Aslan

Araştırmacı

Ali  Benli
Ali Benli

Araştırmacı

Berra Kepekçi
Berra Kepekçi

Araştırmacı

Cahid  Şenel
Cahid Şenel

Araştırmacı

Emrullah  Bulut
Emrullah Bulut

Araştırmacı

Eşref Altaş
Eşref Altaş

Araştırmacı

Kübra Şenel
Kübra Şenel

Araştırmacı

M. Ali  Koca
M. Ali Koca

Araştırmacı

Mehmet Zahit Tiryaki
Mehmet Zahit Tiryaki

Araştırmacı

Mehmet Özturan
Mehmet Özturan

Araştırmacı

Muhammet Yetim
Muhammet Yetim

Araştırmacı

Muhsin Özalpdemir
Muhsin Özalpdemir

Araştırmacı

Murat Kaş
Murat Kaş

Araştırmacı

Musa Elmas
Musa Elmas

Araştırmacı

Salih Günaydın
Salih Günaydın

Araştırmacı

Salih Sürücü
Salih Sürücü

Araştırmacı

Sami Arslan
Sami Arslan

Araştırmacı

Sami Turan Erel
Sami Turan Erel

Araştırmacı

Yakup Kara
Yakup Kara

Araştırmacı